Her gün aynada gördüğümüz kendimize ne kadar yakınız? Bu sorunun cevabını bulmak çoğumuz için kolay olmayabilir.  Çünkü aynada gördüğümüz halimiz her an değişiyor ve bu değişimleri bizler kolaylıkla anlamlandıramayabiliyoruz.  Varoluş gereği bir başkası olmadan kendi içsel dünyamızı anlamaya çalışmak zor olabilir. Böyle anlarda kendimize yakınlaşabilmek için destek almaya ihtiyaç duyabiliriz. Psikoterapi içinden geçtiğimiz süreçleri anlamak; kendi yaşamımızı şekillendirmek ve dönüştürmek için bizlere yardımcı olabilir.

Biz seanslarımızda varoluşçu yaklaşımı benimsemekteyiz. Hepimiz benzersiziz. Bu nedenle Varoluşçu psikoterapi gibi birçok farklı ekol, bireyin farklı ihtiyaçlarını ve sorunlarını ele almak için geliştirilmiştir. Kendi içsel yolculuğunuzda en verimli sonuçları elde etmek için, psikoterapiye başlamadan önce psikoterapistinizin benimsediği terapi ekolünü araştırabilir ve sizin karakterinize uygunluğuna bakabilirsiniz.

Varoluşçu psikoterapi hakkında

 Varoluşçu psikoterapi, kişinin varoluşundan kaynaklanan konulara odaklanan bir terapi yaklaşımıdır. Varoluşçu yaklaşım, bireyin hayatına anlam katmasını, kendi değerlerini keşfetmesini ve bu değerler doğrultusunda yaşamını şekillendirmesini teşvik eder. Terapide hedeflenen, bireyin tekrar anlamlı ve amaçlı bir hayata sahip olmasıdır. Varoluşçu psikoterapi, belirli kalıplar veya hastalıklar üzerinden değil, bireyi merkeze alan bir yaklaşım ile kişinin içinden geçtiği deneyimi anlamaya çalışan bir yaklaşıma sahiptir. 

Varoluşçu yaklaşım, bireyi otantik olmaya, yani kendisini olmaya teşvik etmektedir. Aynı zamanda kendini tanımanın ve bilmenin hayatı daha doygun bir şekilde yaşamamıza etki edeceğini savunmaktadır. Terapide bireyi kendi değerleri, hedefleri ve ihtiyaçları üzerine düşünmeye teşvik etmeyi amaçlarız. Terapi sürecinde, kişinin kendi hayatında gördüğü problemleri anlamlandırmasına ve kendi hayatının sorumluluğunu almasına terapist olarak rehberlik ederiz.