İnsanın kendini anlama arayışı insanlık tarihi boyunca var olan bir konu. İnsanın kendi dediği şeyi anlamaya çalışması ise başlı başlına adanmışlık gerektiriyor. Çünkü ben dediğimiz şey her daim değişiyor. Gün geliyor hayatımızda anlamı olan şeyler bir gün anlamını bile yitirebiliyor. Sırf bizler de değişmiyoruz aslında, dış Dünya’mız da sabit kalmıyor. Bir gün güneşliyken hava, bir anda sisli bulutlu bir hale çevirebiliyor kendini veya bizler yürümesi kolay olan bir patikada olduğu gibi kaygan bir zemine sahip, eğimli bir patikada da yürümek zorunda kalabiliyoruz.
“Hayatta her zaman hızlı adımlarla, tökezlemeden, düşmeden ve yorulmadan yürümemiz mümkün değil.”
Böyle bir yerden bakınca hayatta yaşamak bizler için hiç kolay değilmiş gibi görünüyor.
Halbuki,
“Hayat ne yaşanması çok kötü olan içerisinde mutluluğu ve sevinci içinde bulundurmayan bir yer ne de hep mutlu ve huzurlu hissedilmesi gereken bir ütopya.”
Yaşam kendi içindeki denge ile var oluyor ve bizler o denge ile uyum içinde yaşamda akabilmek için kendi iç dengemizi bulmalıyız. İç dünyamızın yaşadığımız negatif deneyimlerden dolayı bozulabiliyor. Yaşadığımız deneyimler zamanla ileri adım atmamızı engelleyen ayağımıza dolanan prangalar haline gelebiliyor. Böyle anlarda bizler o deneyimlerden özgürleşemediğimiz için ruhumuza ağırlık yapabiliyor. Bizler bu ağırlıklarla yaşamaya devam etmeye çalışıyoruz. Umudumuzu kaybedebiliyoruz . Zaman zaman içimizdeki Güneş hiç doğmayacakmış gibi geldiği anlar olabiliyor
Kendi içimizdeki ışığın varlığını unutabiliyoruz. Geçmişte yaşadığımız deneyimlerden özgürleşebileceğimizi, anın bizler için temiz bir sayfa açabileceğini unutabiliyoruz. Açtığımız bu sayfaya yeni cümleler yazabileceğimizi, yeni duygulara kalbimizi açabileceğimizi kendimize hatırlatabiliriz.
An’ın bizler için yeni bir sayfa açabileceğini anladığımızda ise şifalanmak için ilk adımı atmış oluruz
“Yara ışığın içeri girdiği yerdir.”
Rumi
İçimizdeki ışığın bizi tekrardan iç dengemize kavuşturmasına izin verdiğimizde,
Artık,
Kurcalamak istemediğimiz durumlar, üstünü kapatmaya çalıştıklarımız üzerlerindeki örtüyü aralamaya başlar.
Acılarımız, kırılmalarımız, yaralarımız ve zayıflıklarımız bize büyük öğretiler sunarak bizleri daha iyi yerlere getirebilirler.
İşte tüm bu yaralarımızla; içinde bulunduğumuz zorluklardan geçerek daha derin bir anlayışa ulaşabiliriz. İçinde bulunduğumuz karanlıkta çıkış yolumuzu kendimize tuttuğumuz ışık ile bulabiliriz.
Işık ve sevgiyle,
Berksu